Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bullet journal çılgınlığı

Resim
Girip bakmadan önce bunun çılgınlık derecesinde olduğunu bilmiyordum. Bullet journal bildiğin ajanda tutmak ama özelliği bunu en kişisel haliyle tasarlamaya imkan vermesi. Önceden hazırlanmış düz ajandalar yerine tamamen kendi tasarımın olan bi şey. Bullet journalı ilk tasarlayan adam (Youtube da videosu var) olayın özünü gayet sade bir anlatımla gösteriyor. Olayın bu noktaya geleceğini herhalde tahmin etmemiştir. Ajanda tutmak hemen herkesin yaptığı bi şeydir zaten. Hiç olmadı bi kenara onu yap, bunu yap diye notlar alırız. Ben de iki yıldır bunu birazcık daha ayrıntılı yapıyordum. İzlediğim filmler, belgeseller, diziler, okuduğum kitaplar, aklıma gelen fikirler, önemli olaylar şeklinde dandirik bi defter tutmuştum kendime. Yakın zamanda öğrendim ki bunun adı bullet journalmış. Yani aslında madde madde olayları, fikirleri, vs. sen ne istersen kayıt ettiğin, zamanını günlük ve aylık olarak daha iyi organize etmeye ve planlamaya yardımcı bir ajanda. Yazarak planlar ve...

Doğu Ekspresinde Cinayet

Resim
Agatha Christie'nin harika, hatta en çok bilinen romanlarından biri. Karakterler, olay, mekan her zamanki gibi kusursuz tasarlanmış ve tabi ki sonunda katili yine tahmin edememiştim, klasik Agatha Christie yani. Çok kalın ve yoğun bi kitap da değil, okuması kolay bir o kadar da keyifli. Agatha Christie 1926-33 yılları arasında İstanbul Pera Palas'ta 411 numaralı odada kalmış ve bu romanı yazmış. Trende geçen hikayeler ayrı bir keyif verici geliyor bana. Yataklı vagonlar, yemek vagonları... otantik bir hava. Bi de bu tren doğu ekspresi olunca biraz daha ilgi çekici oluyor çünkü İstanbul'dan da geçiyor. Kitabı okuduktan sonra filmi var mı diye merak edip bakmıştım. Çok eski yıllarda çekilmiş bir tane vardı. 1974 yapımı filmi açtım izlemeye başladım ama İstanbul sahnelerine gelince hayal kırıklığı ile devam etmedim kapattım. O zaman ki filmde iyi bir İstanbul profili yoktu. Karısını sokak ortasında sürükleye sürükleye döven bir adam sahnesi koymuşlar. Oysa ben İstanbul sah...

vicdan konvoyu

Resim
Şimdi ben bu hikayenin başından mı başlasam heyecanımı daha iyi aktarmış olurum sonundan mı bilemiyorum. Başı çok 'back ground' çünkü, sonuysa olayın kendisi. Çok ayrıntıya girmeden süreci başından anlatayım. Aslında olay 2011 yılında dünyanın gözünün önünde başladı. Suriye savaşı. Midelerimizin almadığı, boğazımızda yumruk olup kalan, geçmeyen, vicdanımıza gelip gelip vuran görüntüler. Her akşam tam da yemek saatine denk gelen haberler ve sofrada boğazımızdan geçmeyen lokmalar. Elinle, dilinle hiç olmadı kalbinle zulme karşı koymaya çalışmak. Ama dünya suskun ve dilsizken acı dinmiyor dindirilemiyor. Ben de boğazında düğümle oturup kalanlardanım. Ara sıra dua ediyorum o insanlar için. Çok büyük bi katliam falan olunca sivil toplum kuruluşları ya da devlet kuruluşları aracılığıyla maddi yardım gönderiyoruz. Hepsi bu. Televizyonu izlemesem desen çözüm değil, sadece zulme arkanı dönüyorsun o orda olmaya devam ediyor. İnsanlıktan çıkmış zalimlerin karşısında çözüm için ins...