Hadi gelin Studio Ghibli'ye gidiyoruz



Hayao Miyazaki ve harika animelerinden bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum. Çünkü hepimizin küçükken izlediği Heidi'nin, sonra yine belki adını hatırlamassınız ama görünce bilirsiniz;Yeşilin kızı Anne (Anne of Green Gables) 'de hep onun eli var. Hayal dünyasına daldırıp aynı zamanda gerçekler üzerine düşünmene fırsat veren biri Hayao Miyazaki. Kingdom of Dreams and Madness ise bizi Studio Ghibli'nin kapılarından içeri alacak olan belgeselin adı.



Studio Ghibli, Hayao Miyazaki ve arkadaşları Isao Takahata ve Toshio Suzuki tarafından kurulmuş. Belgesel bir yıl boyunca, Miyazaki'nin emekliliğe ayrılmadan önceki son işi olan Rüzgar Yükseliyor'un yapım aşamasını içeriyor. Biz de o büyülü işler ortaya çıkarken sanki günlük rutinimizmiş gibi stüdyonun içine giriyoruz. Merak ettiğim bi şeydi bu Ghibli ne demekmiş; öğreniyoruz ki aslında hiç de üzerine kafa yormamış Miyazaki bu ismi seçerken. Uçaklara çok düşkün olduğu için, bi uçağın üzerinde gördüğü bi isimi seçmiş. Anlamı 'Akdeniz Rüzgarı'ymış.



Günlük rutin demişken, Miyazaki'nin günlük rutinlerinden biri kreşteki çocuklara el sallamakmış. İşte tam da bu tarz beklentilerim vardı belgesele dair. Bir de çalışanlarıyla birlikte gökyüzünü izlemeye çıkıyorlar. Şaşırdık mı, tabi ki şaşırmadık.



Belgeselde Miyazaki'nin kişiliği ve duygu dünyasına tanık oluyoruz. Müzikler, bulutlar, çiçekler, doğa, gün batımları o kadar dinlendirici ve sakin ki bunun Miyazaki'nin karakterinden geldiğini düşünebilirsiniz ama belgeseli izleyince bu konu da biraz şaşırdım açıkçası. Belki dünyaya toz pembe bakan birini bekledim ama 70 küsur yaşında biriysen hayata dair pek çok şey görmüş ve öyle olmadığını anlamışsındır belki de bilemiyorum. Bilemiyorum diyorum çünkü Miyazaki biraz kendi içine dönük zor bir adam. Yani öyle 70 yaşında tonton bi dede beklemeyin.



Miyazaki'nin mükemmelliyetçi yanı sebebiyle pek çok yetenekli çizer Studio Ghibli'yi terk etmiş. Çalışanlardan biri 'Ancak Miyazaki'yi seviyorsanız ve fedakarlık yapmaya hazırsanız bu işi yapabilirsiniz' diyor. Ama şöyle de bir şey var ki; asistanı olan kızın sürekli gülümsemesi hatta kikirdemesine bakarak yanındakilere bi yaşam enerjisi verdiği de belli oluyor. Animelerinden yola çıkarak zihnimiz de canlandırdığımız o çocuksu yanı da var tabi. Ne kadar detaycı da olsa çalışanlarla olan iletişimi, onlara karşı nezaketi, beyefendiliği karakterinin bi parçası.



"Modern hayatın çökmesini ve her yeri yabani otların kaplamasını sabırsızlıkla bekliyorum."  diyor. Çok seviyorum bu sözünü. Belgeseli izledikten sonra bu sözü daha iyi anlıyorum çünkü içinde yaşadığımız modern hayatın sistemleri üzerine gerçekten derin düşünceler barındırıyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evrenin Harikaları | Wonders of the Universe

bullet journal çılgınlığı

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları